Asistanımı uğurladım. Biten bir günün ardından, hemen eve dönmedim. Işıkları kapattım. Sakin bir müzik açtım. Koltuğa oturdum. Derin bir nefes aldım.
Etrafı izledim: Binanın dışından içeriye sızan zarif led şeritlerinin ışığını. Odamın içinde yanan tuz lambasının ışığını. Işığın ışığa karışışını. Sarı rengin sarı ile buluşuşunu. Loşluğun içerideki dansını.
Etrafı dinledim: Sessizliği. Tüm gün konuşulan sözlerin susuşunu. Gözyaşlarının dinişini. Sukutun senfonisini dinledim. Daha da önemlisi kendimi dinledim. Karşımdaki koltuk boştu. Kendi kendime terapistçilik oynadım. Duydum sırlarımı. İşittim kederimi. Kulak verdim çözümlerime.
Yavaşla. Üstad Kemal Sayar yıllar önce yazmıştı "yavaşla" isimli kitabını. Sonunda ben de yavaşladım. Yavaşlayınca "an" var. Yavaşlayınca hayat var. Yavaşlayınca bildim; "bir ben var benden içeru"
Artık eve dönme vakti geldi. Kendimle kendim birlikte kendime yürüdüm... Tüm yavaşlatanlara müteşekkir... |